6 Mayıs 2011, Cuma

20. Yüzyılın Kapitalizm Ve Yönetmelik Amerika Birleşik Devletleri

Sovyetler Birliği'nin çöküşünden ve Çin'in serbest pazar ekonomisine geçişinden sonra-ki bu devletler komünist olduklarını söylemelerine rağmen kapitalist ekonomilere sahipler-bütün dünya kapitalizmin doğru yol olduğu konusunda hemfikir olmaya başladı.Bu arada bana hangi taraftasınız diye sorarsanız.. Ben de kendimi kapitalist olarak nitelendirirdim.Ama, bu videodaki amacım daha detaylı bir şekildekapitalizmi sosyalizmle kıyaslamak.Burada ABD'de ve özellikle batıda kapitalizme karşı bir reaksiyon var, "moda" olmaya başlayan bir reaksiyondevletçilik ve sosyaliz

m deyince herkes hemen şikayet etmeye başlıyor.-Bu yüzden, bizim, kapitalist sistemden aslında ne beklediğimizi bilmemiz gerekve istediklerimizi elde etmeye çalışırkenkapitalizm bazı kurallar ve düzenlemeler ile dizginl

enmezsene gibi istemediğimiz şeyleri elde edebileceğimiz konusunda biraz kafa yoralım istedim.Ben burada birşeyin savunmasını yapmak istemiyorum sadece size bir düşünce çerçevesi vermek istiyorum.E

“20. yüzyıl Amerikan kapitalizminin içinde düzenlenmesi, de-regülasyon ve hükümetin döngüleri Bakış Http://www.khanacademy.org/video?v=J33nVRyTeyU: En fazla ücrets...”
Khan Academy

ğer, benim gibi bir kapitaliste.."Kapitalizm'in nesi iyidir" diye sorarsanız.."insanları teşvik edebilme yetisi" derim.İnsanları daha iyiye özendirme özelliği.Eğer çok çalışırsan, çok kazanırsın ve kendine daha fazla kapital elde edersin.Bu kapitali de yaşama standartlarını iyileştirmek için kullanabilirsin.Bu kapitalle yeniden yatırım yapabilirsin.Yani bu yapı oldukça teşvik edici duyuluyor.Demiyorum ki, herkes her insan sadece para kazan

20. Yüzyılın Kapitalizm Ve Yönetmelik Amerika Birleşik Devletleri Resim 1 20. Yüzyılın Kapitalizm Ve Yönetmelik Amerika Birleşik Devletleri Resim 2 20. Yüzyılın Kapitalizm Ve Yönetmelik Amerika Birleşik Devletleri Resim 3 20. Yüzyılın Kapitalizm Ve Yönetmelik Amerika Birleşik Devletleri Resim 4

ma dürtüsüyle yaşar.Hepimiz biliyoruz ki, bir dolu insan da toplumun iyiliği için, insanoğlunun yükselmesi için çalışmaktan motive oluyorlar.Ama gerçek şu ki, buna benzer motivasyonlar sadece belirli bazı konularda (bilim, sanat vb.) ortaya çıkabiliyorçoğu başka konuda bu iş böyle işlemiyor. Mesela bir lojistik firması sahibinin motivasyonunu düşünelimfirma sahibinin esas derdi "hayrına birşeyler taşımak değildir"yani esas amaç tahminen, insanoğlunun ilerlemesi insanlığın yücelmesi değildirpara kazanmaktır. Kapitalist

sistem bunu destekler.Ayrıca kapitalist bir ekonomilerde şu düşünce yaygındır: Kapitalist bir ekonominin Meritokrasi olduğu. Meritokrasi.Bunun etrafına bir kare çizmek istiyorum.Çünkü bana bu kavram çok çok önemli.Hemen herkes Meritokrasi fikrine bayılır.Hatta komünistler bile bayılır.Komünist sistemin içinde de başarılı ve becerikli olanlar sınavlar vasıtasıyla tayin edilir ve daha yükseğe, daha çok otoriteye sahip olacakları konumlara getirilirlerdi.yani meritokrasi herkesin bayıldığı bir fikirdir.Ama sosyalistler veya komünistler, toplumda zengin ve fakir arasında uçurum oluşmasına sebep olan,ya da zenginliğin miras yoluyla kalmasına sebep olanabartılı, aşırıya kaçan kapitalist sistemlerinmeritokrasi fikrine ters olduğunu savunurlar.Neyse şimdi meritokrasiye kısa bir ara verelim birazdan tekrar döneceğiz bu konuya.Kapitalizm hakkındaki diğer bir olumlu düşünce iseKapitalizmin yenilikleri teşvik edici olduğudur. Bütün bunlar birbirleriyle alakalı fikirler.Eğer özendikleri şeyler iyiyse, ve kapital onu gerçekten hak edenlerineline geçtiyse, bu insanlar o kapitali haklı bir şekilde kazadıkları kapitaliyenilik yapmaya yatıracaklardırve bu da başka yenilikleri sağlayacaktır.Çünku doğru -hak eden- insanlar kapitali ellerinde bulunduruyorlar.Eğer sosyalist bir açıdan bakacak olursakSosyalistler, sosyalizmde, bunların yerine "bir sosyal dayanışma olduğunu" söyleyeceklerdir.Bunu da yazalım.--Bu videoda iki sistemin de bütün artı ve eksilerini eksiksiz anlatacağımı iddia etmiyorum.Sadece biraz detaylı düşünmenizi sağlamaya çalışıyorum.Sosyal bütünlük (kaynaşma, dayanışma).Bir katrilyoner evinin yüksek duvarları ardında silahlı muhafızları ile hüküm sürerken,duvarın öte tarafında açlıktan ölmekte olan insanların olduğu bir yerde sosyal bütünlük denilen şeyden bahsedilemez.Zira bu insan zaten kendini toplumun bir parçası olarak görmüyor ki,ya da duvarın dışındaki insanlara karşı bir sorumluluk hissi taşımıyor ki.Ve bu toplumun refah düzeyleri arasındaki uçurumdünyanın birçok yerinde aynen bu şekilde yaşanıyor.Zenginler kendilerini fakirlerle aynı türden (insan) olarak bile görmüyorlar.Ya da bunun tam tersi.Diğer konu şu..Adalet (hak etme)Bunu tırnak içine alacağım çunkü bazıları "e, bunun adil olmayan nesi var ki.."daha çok çalışırsan daha çok kazanırsın, daha çok kazanırsan daha çok yenilik yaparsın ve yine daha fazla alman gerekir."Ama servetin çok aşırı olduğu örneklere bakıldığında -ki aşırı servetlerin genellikle kuşaktan kuşağa aktarılarak katlanarak çok büyüdüğünü görüyoruz-E, bunun nesi adil?Bu zeniginler sadece kira ve faiz yiyerek ömür boyu çalışmalarına gerek kalmadan yaşayabilirleröte yandan diğerleri hayat boyu çalışıp doğru dürüst hiçbir şeye sahip olamayabilirler.O halde bu "adalet" (hak etme) kavramını iki tarafa da yazalım.Adalet.. bu konuda iki tarafın da birbirlerine karşı argümanları bulunmakta.Daha önce de dediğim gibi, ben zaten kapitalist taraftanım.buraya kadar, solda listelediklerimizden ikisi sağ tarafta da var..Ama gerçek şu ki, en azından 20. yy bize gösterdi kikomünistler bile bu toplum bütünlüğünün olduğundan pek bahsedemeyeceklerdir.Sovyetler Birliği'ndeki "büyük abi"ler büyük gösterişli arabalara biniyorlardıve işçilerden oldukça farklı yaşam tarzlarına sahiptilerve bu yaşam tarzını saklamaya çalışıyorlardı çünkü aksi takdirde bu toplum taraından bir ikiyüzlülük olarak algınlanacaktıSosyalizmin abartılı uygulamalarında meritokrasinin varlığından söz edemeyiz.Yenilik peşinde koşmak ve daha iyiyi üretmek yerinepartinin merdivenlerini tırmanıp en tepeye çıkmaya çalışan "en iyi" insan modeli..Neyse bunu söyledikten sonra şimdi size ciddi bir uyarıda bulunmak istiyorum.Sizi kapitalizm konusunda da uyarmak istiyorum: Eğer kontrol edilmez, başı boş bırakılırsakapitalizmde de, sosyalizmdeki problemlerle karşılaşırız.Yine sadece kendi fikrimi veriyorum. Sizi daha iyisi, daha güzeli için teşvik edici, özendirici şeyleretrafınızda rakipleriniz olduğu zaman daha iyi işe yarayacaklardır.Böylece, rekabet halindeyken daha yenisini, daha iyisini üretebilirsiniz.Ve bence bu gerçekten çok mantıklı. Diyelim ki birisi toplumun faydasına olacak bir yenilikle ortaya çıktıve bu yeniliği (hizmet ya da ürün) daha ucuza hizmete sundu.Böylece bu kişi daha fazla kar etti. Bu kişinin daha fazla kar etmesi sizce de mantıklı duyul muyor mu?Bu yenilik toplumun da faydasına olacak bir buluş. Yani toplum da faydalanacak.Belki burada bir şans faktörü de vardır,ama görünen şu ki bu kişi kaynakları doğru kullanmasını, yönetmesini biliyor, o halde toplumun da ona yönetmesi için daha fazla kaynak vermesi toplumun yararınadır.Kapitalizmde sorun şurada başlar:Eğer bu biraz önce bahsettiğimiz kişi, tek baskın güç olmaya başladığında.Yani, mesela bu kişi o kadar, o kadar büyüdü ki, artık kimse onunla rekabet edemiyor,ve bütün rakipleri yok olmaya başladılar.Bu duruma "tekel" denir."Tekel"deki sorun şudur:bu kapital sahibi karakterimizin, bir rakibi olduğu zamanlarda daha çok çalışmak için bir sebebi vardıdaha iyi ve daha yeniyi yakalamak için uğraşıyordu.O zamanlar meritokrasiden bahsedebilirdik çünkü iyiyi ve yeniyi üreten daha çok kazanıyordu.Ama durum "tekel"e dönüşünce ve rakipler ortadan kalkıncabu baştaki güçlü karakter ekonomide tek söz sahibi kişi haline geldive birden daha iyiyi üretme iştahı kalmadı. İşletmesi artık istediği gibi fiyatları arttırabilecek güce sahip çünkürekabet edeceği başka kimse yok. Kimse çıkıp: "Ben bu ürününün daha iyisini, daha ucuza satıyorum" diyemeyecek.Yani kısaca "daha iyiye ve daha yeniye" diye bir gelişimden söz edemeyiz.İşte bu yüzden tekelleşme özellikle kaçınılması gereken bir durumdur.Özellikle A.B.D.'de tekelleşmeye karşı yasalar vardır,Amerikan yasaları tekelleşmeyi sevmez.Diğer risk ise, bir kişi ya da bir kuruluş çok fazla güç ve otorite sahibi olduğundakaynakların kontrolü artık sadece "kaynakların kontrolü" olmaktan çıkar.artık sadece arazileri, binaların, demiryollarının kontrolü değildir konu.Bu güç sahibi artık bu gücünü devleti - devlet demokratik olsun ya da olmasın- etkilemekte kullanabilir.A.B.D.'de bu durum "lobileşme" adı altında kurumsallaştırılmış durumdadır.Bütün kaynaklara sahipseniz artık devleti etki altında bırakabilirsiniz.şDevleti, artık kendi ihtiyaçlarınız için birşeyler yapmaya ikna edebilirsiniz.Yani durum artık sizin avantajınıza çalışmaya başlamıştır ve bu sürecin sonunda artık bir tekel haline gelebilirsiniz.Bu tür kapitalizme eş-dost arası kapitalizm denir.ki bu durumda lobileşme diye adlandırılan şey de aslında, rüşvetçiliğin yasallaştırılmış halinden başka birşey değildir.Bu yolla bir nevi devletin memurlarına sahip olmuşsunuz demektir.Demiyorum ki bu heryerde bu şekilde olur. Sadece her an olma ihtimali vardır.Böyle bir durumda devletin bu güç sahipleri yararına hareket ettiğini görürsünüz.Tabii ki bu durum kesinlikle meritokrasi anlayışına terstir.Çünkü buna benzer bir döngüye girdiğinizde, mesela buradaki adam diyelim ki yenilik üretme peşindeama devleti etkileyecek kadar da güçlü değilo halde bu adam uçak ihalesini kapar.hükümetin vergi indirimlerinden ve muafiyetlerinden faydalanır.Ve böylece daha da güçlü ve rakipsiz olur ve diğer adamın önünü keser.Buradaki adam daha iyi ve daha kalitelisini üretiyor olsa bile.Diğer bir konu, bu konu hakkında saatlerce konuşabilirim-ve bu dediklerim düşünmeye değer konular- neye diğer bir konu da mirasla kalan servet fikridir.-bir servetin miras kalması kötü birşeydir demiyorum tabii ki-Ama bir de bunu düşünün: biraz da şansın yardımıylabirinin büyük servet sahibi olduğunu düşünelimve tekelci de değilama büyük bir servet sahibi oldu,ve bir yandan da bu serveti çok iyi yönetme becerisine sahipbütün kaynakların çok iyi bir şekilde kullanıyorsorumuz şu: Bu kişi öldüğünde ne olacak?En kapitalist düşünceyle, bu durumda servetini çocuklarına miras bırakacaktır.Pekiyi, bu kişi, yani varis, bu servete sahip olmak için ne yaptı?Toplumun gözünde belki bu adam şapşalın tekidir.Belki burada mesela başka bir çocuk var veburadaki çocuk çok daha akıllı, becerikli.Ama katrilyonlarca paranın sahibi buradaki velet ve o da kaynaklarını yönetmeyi bilmiyor eline yüzüne bulaştıracakyani bu kaynakları ziyan edecek.Kısacası, kapitalist bir toplumda, zaman içinde miras yoluyla kazanılan servet olgusumeritokrasi fikrine tamamen zıt düşebilir.İyiye ve güzele teşvik etme, edilme fikrine ters düşebilir.Çünkü buradaki çocuk mirası alırsa çalışmak için hiçbir arzusu olmayacak.Okula neden kafa patlatsın ki? neden çalışsın ki?Büyük bir mirasa kondu zaten. Mirasın sadece faiziyle bile milyonlarca dolar kazanıyor.Neden kendini yetiştirmek için uğraşsın?Yeniyi ve daha iyiyi üretmek için hiçbir dürtüsü yok.Okumuş birkaç kişiyi işe alıp onlara asgari ücretle veya biraz fazlasıyla istediği gibi istediği gibi çalıştırabilir.O halde bu, başta bahsettiğimiz "adalet" fikrine de ters, değil mi?Tekrarlıyorum. Miras fikrine karşı falan değilim.Sadece bu konu hakkında düşünmenizi istedim o kadar. Miras konusunda bir boyut var kibütün bu daha önce saydığımız kapitalist kavramlara ters düşüyor.Bu yüzden ben mirasa kondum diye hava atan insanları biraz komik buluyorum.Kendilerini daha yüce bir kasttan ya da özel bir topluluğa aitmiş gibi görüyorlar ama"parayı sen kazanmadın ki"büyükbaban ya da büyükbüyükbaban parayı kazandıve sen de şans eseri bu aileye doğdunve şimdi sadece bu paranın faiziyle yaşıyorsun."Komik çünkü bu insanlar "miras kalan para"yı, "kazanılmış para"ya üstün buluyorlar.Ama para "kazanan" insan o parayı kazanmak için birşeyler yaptı, belki şansı da yardım etmiş olabilir ama- o para için uğraştı.Ve bu benim gözümde çok daha fazla saygı hak ediyor.Miras için hiçbir çaba sarf edilmedi ki. Yani bu durumun Avrupa'daki krallıklardan aristokrasiden farkı ne?Aynı onlara benzemiyor mu? Ve bu aristokrasi fikri Amerika'nın üzerine kurulduğu birçok felsefi düşünceye ters düşmüyor mu?Neyse burada kesiyorum.Ben sadece bu sohbeti biraz detaylandırmak istemiştim.Sohbete başladığımda kapitalizm taraftarıydım diyebilirizve umuyorum ki size yeterince detay sunabildimBence, kapitalizm tartışmasız en iyidir ya da sosyalizm tartışmasız en kötüdür demek yerineikisinin olumlu ve olumsuz taraflarını alıp işlememiz gerekir.Esas önemli olan şu: Meritokrasi'ye ulaşabilmemiz için herkesin eğitimli olmasını sağlamalıyız.Eğer herkes yeterince eğitim alırsa kimse değerlendirmeye, seçmeye,yerleştirilmeye gerek kalmayacak şekilde eşit şanslara sahip olur.Bir şekilde, herkese sağlık hizmeti götürmenin bir yolunu bulmalıyız.Sokaklarda ölen insanlar görmek istemiyoruz değil mi?Burada bir anda kapitalizme karşı tavır almış gibi duyulmak istemiyorum ama demek istiyorum ki herşey sadecekapitalist düzenle çalışmak zorunda değil. Devlet de bazı konularda aktif olabilirMesela devletten, yakın vadede kar getirmeyecek ama15, 20, 100 sene sonra topluma yararı dokunacak konulara yatırım yapmasını bekleyebiliriz.Tamam neyse, burada kestim

Açıklama

20. yüzyıl Amerikan kapitalizminin içinde düzenlenmesi, de-regülasyon ve hükümetin döngüleri Bakış Http://www.khanacademy.org/video?v=J33nVRyTeyU: En fazla ücretsiz dersler

Bunu Paylaş:
  • Google+
  • E-Posta
Etiketler:

Khan Academy

Khan Academy

Misyonumuz, her yerde herkes için dünya standartlarında bir eğitim sağlamak. Tüm Khan Academy içerik www.khanacademy.org adresinden ücretsiz olarak sunulmaktadır.

YORUMLAR



9.5/10

  • 350
    Olumlu
  • 18
    Olumsuz
  • 73
    Yorum
  • 88359
    Gösterim

SPONSOR VİDEO

Rastgele Yazarlar

  • AutoStream's Garage419

    AutoStream's

    15 EKİM 2007
  • RyanXLT

    RyanXLT

    22 Ocak 2011
  • Tahir Jahi

    Tahir Jahi

    6 Mart 2006

ANKET



Bu sayfa işinize yaradı mı?